Acısını Hissetmeyen Sorumluluk Alamaz

Rüveyda Çelenk Yılmaz
1 min readAug 11, 2021

--

Geçen gün bir doktor arkadaşımla sohbet ederken ülke insanı ile ilgili bir çeşit aydınlanma yaşadım. Bir ebeveyn, düşüp kafasını sert bir şekilde vuran çocuğunu doktor arkadaşıma getirmiş. Arkadaşım aile hekimi, aile sağlığı merkezinde böyle bir duruma müdehale edemeyeceğini ve acilen acile götürülmesi gerektiğini anlatmış. Hasta ise arkadaşıma ısrarla “Kötü bir şey yok hocam o zaman, değil mi?” diye sorup dahiliyeye gitmekte isteksiz davranmış. Arkadaşım ona “Yok, bir şey olmaz merak etme.” diyecek ve sorumluluğu ebeveynin üzerinden alacak. Çünkü aslında çocuğunu başka doktora götürmek istemiyor ve fakat bunun olası olumsuz sonuçlarıyla alakalı sorumluluk almak da istemiyor. Doktor olduğu için arkadaşımı her şeye kadir bir kurtarıcı olarak görüyor.

Bu örnek aslında özellikle taşrada yaşayan insanlarımızın çoğunun röntgenini çekiyor bence. Toplumumuzun büyük çoğunluğu hakikatin inkarı içerisinde. Bunu sadece politik meseleler için söylemiyorum. Bireyler öncelikle kendi ve diğerlerinin fiziksel ve psikolojik acılarının inkarı içerisindeler. Yıllardır maruz kaldıkları şeylerin acısını kaldıramayacakları için böyle oluyor. Çünkü acılarını işleyebilecekleri, kapsayıcı bir alan sunmuyor bu sosyopolitik sistem. Acının inkarı demek kendine yabancılaşma demek. Ve acısını hissetmeyen insan yaşadıklarının, hayatının sorumluluğunu da alamıyor. Ruhsal olarak olgunlaşamıyor. Hep çaresizce bir kurtarıcı bekliyor. Kendisi sorumluluk alamadığı için sorumluluk alanları aşırı idealize ediyor ve ne derlerse inanıyor. Bir hayal dünyasında yaşıyor. Kurtarıcısı her şeye kadir zannediyor.

--

--

Rüveyda Çelenk Yılmaz

Clinical Psychologist/ Psychotherapist/ Somatic Experiencing Practitioner/Interested in Political Psychology/ Traveler